• Hakkımızda
  • Künye
  • İletişim
15 Nisan 2021
Malum Medya
  • Gündem
  • Kadın
  • Ekoloji
  • Forum
  • Çeviri
  • Video
No Result
View All Result
Malum Medya
  • Gündem
  • Kadın
  • Ekoloji
  • Forum
  • Çeviri
  • Video
No Result
View All Result
Malum Medya

Tamer Çilingir: “Kurtuluş Savaşı güzellemeleri Pontos Soykırımı’nın yazılı belgeleridir”

19 Mayıs 1919'un Pontos Rumları için soykırımın yıldönümü ilan edilmesine dair açıklamalarda bulunan "Pontos Gerçeği" kitabının yazarı araştırmacı Tamer Çilingir soykırımın belgelerinin Kurtuluş Savaşı hikayelerinde bulunduğunu belirtti.

19 Mayıs 2020
Tamer Çilingir: “Kurtuluş Savaşı güzellemeleri Pontos Soykırımı’nın yazılı belgeleridir”
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsApp ile Paylaş
https://malummedya.com/yuklenenler/2020/roportaj/tamer-cilingir.mp3

 

MALUM – Yazar Tamer Çilingir 1914’ten 1923’e kadar özellikle  353 bin Pontos Rumu’nun hayatını kaybettiğini vurgulayarak 1915’te Ermeni ve Süryanilere yönelik  ( Ermenilerin bir buçuk milyon Süryanilerin ise 300 binin üzerinde kaybının olduğu) soykırım sürecinde Rumların da çeşitli bölgelerde katliamlara maruz bırakıldıklarının altını çizdi.

Bunları okudunuz mu?

Engin: AKP’yi devirmenin yolu biliniyor ama muhalefette cesaret yok

Melike Düz yazdı : Burun hakkı 

“SOYKIRIMIN İTİRAFI”

Trakya’da, Küçük Asya’da ve Pontos’ta 1919’a kadar özellikle Pontos ta 200 bin Rum’un katledildiğini görüyoruz ancak 19 Mayıs’ın önemi Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkması ile birlikte oradaki çete reisleri ile ilk görüşmeyi yapması ve geride Rumlara ilişkin herhangi bir izin bırakılmaması yönünde verdiği talimattır. Örneğin 1920’de Milli Eğitim Bakanlığı 1921’de de Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Rıza Nur anılarında Topal Osman ile aralarında geçen bir diyalogdan söz ediyor. Topal Osman’a soruyoruz Rıza Nur: “Bütün binaları yıktınız mı?”

Topal Osman ise bazı sağlam binaları daha sonra kullanılmak üzere yıkmadıklarını ve koruduklarını söylüyor. Rıza Nur ise tepki gösteriyor Topal Osman’a ve “hayır hepsini yıkın geride iz bile kalmasın” diyor. Işte bu soykırımın itirafıdır. 19 Mayıs 1919’da artık geride Pontos coğrafyasından iz bırakılmayacağının bir göstergesidir ve nitekim de öyle olmuştur. Pontos’ta gemi kazanlarında, mağaralarda ve kiliselerde yakılarak insanlar katledilmiştir.

İSTİKLAL MAHKEMELERİ KARARLARI

İstiklal Mahkemesi kararıyla kolej öğrencileri, futbol takımları ve oyuncuları idam edildiğini söyleyen Çilingir sölerini şöyle sürdürüyor: “Esnaflar, öğretmenler ve edebiyatçılar İstiklal Mahkemesi kararları ile asılmışlar sonra da adı mübadele olan zorunlu yer değiştirme yasasıyla – Yunanistan ile Türkiye arasında 1923’te imzalanan anlaşmayla – Pontos coğrafyasında geride sağ kalan Hristiyan Ortodoks Rumlar Yunanistan’a, Yunanistan’daki müslümanlar da Türkiye’ye taşınmışlardır.”

“Bu anlaşma Türkiye coğrafyasında 1 milyon 250 bin insanı kapsıyor. Trakya, Küçük Asya ve Pontos coğrafyasında yaşayan 1 milyon 250 bin Hristiyan Ortodoks Rum Yunanistan’a gidiyor. 500 bin müslüman da Yunanistan’dan Türkiye’ye geliyor. Yani sonuç olarak Pontos coğrafyasında Rumlar’dan geriye iz bırakılmamaya çalışılıyor.”

“KURTULUŞ SAVAŞI GÜZELLEMELERİ SOYKIRIMIN BELGELERİDİR”

Soykırım’ın belgelerine yönelik yazılı tarihçilerin kaynaklar bulunmadığını iddia etmesi ve son olarak Ermeni Soykırımı tartışmalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “bırakalım tarihi tarihçiler tartışsın” sözlerine dair de açıklama yapan araştırmacı yazar Tamer Çilingir tarihin delillerinin Kurtuluş Savaşı’nın güzellemelerinde yattığını belirterek şunları ifade etti: “Kurtuluş Savaşı hikayesinin geçtiği tarihsel ve edebi değeri olan yazılı çizili her ne kadar şey varsa bunların hepsi Pontos Rum Soykırımı’nın yazılı belgesidir. Özellikle 1920 ile 1923 yılları arasında Büyük Millet Meclisi’nde gizli celse tutanaklarına yansıyan görüşmelere baktığımızda ki bunlar o yıllarda gizli celse tutanakları olmasına rağmen 1985’te İş Bankası Yayınları tarafından yayınlanmıştır. Pontos’a dair bu tutanaklara baktığımızda çok büyük bir soykırımın gerçekleştiğini görüyoruz. Yine Kurtuluş Savaşı güzellemelerinin yapıldığı roman ve öykü tarzı yazılarda yine Pontos’ta neler yaşandığına dair bilgiye ulaşabiliyoruz.”

“BUGÜN MÜSLÜMAN KİMLİĞİYLE YAŞAYANLAR RUMLARDIR”

“Sıkıntı şu ki Pontos coğrafyasında yaşayanların geçmişlerine dair bilgiler eksik ve devlet bu bilgileri paylaşmıyor özellikle gizliyor. Bunun sebebi de şu ki Pontos coğrafyasında bugün Müslüman kimliği ile yaşayanların birçoğunu Hristiyan inancına sahip Rum olması. Kuşkusuz katliamın gerçekleştirilmesini belgeleyen kayıtların bizim ulaşamayacağınız halde bulunmaktadır” diyen Çilingir kaynakların yalnızca resmi tarih anlatıcılığı yapan kişilere açıldığını, arşivlere ulaşma başvurusu yapanların araştırma nedenlerinin sorgulandığını ifade ederek ekledi: “Erdoğan’ın yapmış olduğu bırakalım tarihçiler araştırsın sözü de çok gerçeği yansıtmıyor çünkü arşivlere yönelik birçok başvuru yapıldığında başvuru yapan kişinin hangi gerekçeyle bu başvuruyu yaptığı soruluyor ve genel olarak iktidar yanlısı ya da resmi tarih anlatıcılığı yapan araştırmacıların bu belgelere ulaşmasına izin veriliyor. Bu yanıyla arşivlerin açık olduğu çok samimi bir açıklama değil.”

“YAZILI BELGELER MECLİSİN GİZLİ CELSE TUTANAKLARIDIR”

Arşivlerin ve yazılı kaynakların nerede bulunabileceği sorularına dair açıklama yapan Yazar Tamer Çilingir, yazılı belgeler olarak özellikle Büyük Millet Meclisi’nin 1921 ile 1923 arasında yaptığı ve Pontos’u kapsayan yoğunluktaki görüşmelerdeki gizli celse tutanaklarının belge olarak sayılabileceğini belirterek unun dışında özellikle Pontos da görev yapan elçi ve konsolosların yaptığı yazışmaların da önemli belgeler olduğunu ifade etti. Ayrıca Pontos’tan mübadele ile zorunlu olarak sürgün edilen Rumların Yunanistan’a gittikten sonra Yunanistan’da yaptıkları aktarımlar ve belgelerin de kaynak olarak değerlendirilebileceğini söylerken çoğunluğu Türkçe olmayan bu belgelerin tarihsel bir belge niteliğinde olduğunu belirtti.

ELİMİZDE CİDDİ BİR ARŞİV OLUŞTU

Bahsetmiş olduğu çalışmalar ve araştırmalara ek olarak yazmış olduğu “Pontos Gerçeği” kitabı ile Yunan Tarihçi Fotiyadis’in 24 ciltlik bir kitabının özeti niteliğinde “pontos rumlarına yönelik soykırım” adı altında bir kitabın da olduğunu belirten Çilingir şöyle ekledi: “Ayrıca özellikle Pontos coğrafyasında birçok ailenin bu mesele gündeme geldikçe geçmişe yönelik paylaşımlarıyla karşı karşıyayız, bunların birçoğu gizli tutulması şartı ile paylaşılıyor ancak elimizde gerçekten çok ciddi bir arşiv oluştu. Bugünkü Pontos coğrafyasında yaşamış olan insanların geçmişleri ve aileleri ile ilgili çok ciddi bir arşiv oluştu ve aynısı Yunanistan tarafında da bulunuyor. Yüz yıl önce yaşamış ve sürgün olarak gitmiş olan insanların kaybettikleri yakınlarına ilişkin yaptıkları araştırmalar çalışmalar de mevcut.”

“DUYARSIZLIĞIN ÖZÜNDE CUMHURİYET’İN ÖZÜYLE KARŞI KARŞIYA GELMEK İSTEMEME VAR”

Bugüne kadar siyasetçilerin ve tarihçilerin duyarlı olmamasının temel sebebi olarak bilgisizliğin dışında cumhuriyetin kurucu felsefesi ile kurucu ideolojisi ile karşı karşıya gelme kaygısının bulunduğunu belirtirken Çilingir, Ermeni soykırımından bahsedildiğinde 1915 ile anıldığı için bu konuda Osmanlı suçlu görüldüğünü, Cumhuriyet’in bu konuda kendisini bu sürecin dışında tutma çabası içerisinde olsa da Pontos Rum Soykırımı’ndan bahsettiğimizde direkt cumhuriyetin kurucu ideolojisi ile karşı karşıya gelmemizin gerektiğini vurgulayarak bunun de büyük bir bedel ödenerek yapılabileceğini belirtti.

“HRANT DİNK’İN BAŞINA GELENLER BEDELİN BOYUTUDUR”

Hakkında iktidara yakın medya organlarınca hedef haline getirilerek hakaret ve tehdit almasına yönelik soruları da cevaplandıran Çilingir sözlerine şöyle devam etti: “Bir taraftan Hrant Dink’in katledilmesi korku yaratırken öte yandan toplumda Ermenilere karşı ve Ermeni Soykırımı’na ilişkin bir duyarlılıkta yarattı. Bu saldırılar yalnızca tek bir merkezden de yönlendirilmiyor, sadece devletin Resmi kurumları tarafından değil kendilerine muhalif diyen solcu diyen kesimler tarafından da yürütülüyor bu tür tehditler.”

“BEN TRABZONLUYUM, YAŞANANLARI ÖĞRENME VE YÜZLEŞME HAKKIM VAR”

Biz Pontosluyuz diyerek sözlerini sürdüren Çilingir kendisinin de bir Trabzonlu olduğunu vurgulayarak atalarının 100 yıl önce yaşadıklarını öğrenmeye ve bunlarla yüzleşmeye hakkı olduğunu belirtti de ekledi: “Bugün kendilerini Ben ruhum demeseler bile bu coğrafyada yaşayan insanlar 100 yıl önce o topraklarda Rumların yaşadığını ve binlerce yıllık bir kültürel birikim ile orada nasıl bir yaşam örgütlediklerini biliyorlar.”

“MEŞRUTİYET ÖZÜNDE KARŞI DEVRİMCİ BİR SÜREÇTİR”

Osmanlı’nın son döneminde özellikle 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Hristiyan uluslara yönelik bir öfke devlet tarafından ve saldırı sürecinin başladığını biliyoruz” diyen Çilingir “Özellikle Abdülhamit tahta geldiğinde birinci Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte daha sonrasında Abdülhamit’in tahttan indirilip 1908’de İttihat ve Terakkiciler in iktidar olduğu süreçle birlikte bir rehavet özgürlük ve hürriyet sloganlarını öne çıktığı bir süreç yaşanıyor. Ilk etapta Ermeniler, Rumlar, Bulgarlar, Sırplar, Arnavutlar gibi Hristiyan uluslar bu süreçten etkileniyorlar ve bir devrim yaşandığı hissi ile kutlamalar yapıyorlar ancak Osmanlı’dan geriye kalan son topraklardaki Hristiyan uluslardan duyulan rahatsızlık ve buna karşı şekillenen bir karşı devrimci süreç olarak ortaya çıkıyor çünkü bu kesimler ticaretle uğraşan mühendisleri, doktorları, esnafıyla tüm hayatı var ediyor, 19. Yüzyılın ortalarından sonra bir ulusal bilicinç şekillenmesine sahip olan kesimler ve dolayısıyla yeni bir devlet kimliği modern kapitalist devlet fikri İttihat ve Terakki tarafından Hristiyanlar olmaksızın örgütleniyor. Başta Ermeniler ve Süryaniler olmak üzere 1915 ile üst boyuta çıkan soykırım süreci 19 Mayıs 1919’da ikinci Etabı ile 1923’e kadar sürecek olan etabı ile tamamlanmış oluyor” dedi.

“SOYKIRIMLARLA YÜZLEŞME TOPLUMSAL BASKI İLE OLUR”

Devletin soykırımla yüzleşebilmesi için öncelikle toplumsal bir baskı ile karşı karşıya olması gerektiğini vurgulayan Çilingir “Benim açımdan soykırımla yüzleşme denilen mesele toplumun soykırımla yüzleşmesidir, Türkiye’de yaşayan insanların bu tarih ve soykırımla yüzleşmesi gerekiyor ve bunun için de doğru kaynaklardan tarihi öğrenmek ve bilince çıkarmak gerekiyor.” dedi.

“SOYKIRIM 1923 İLE SONLANMADI: TÜRK OLMAYAN MÜSLÜMANLAR”

10 yıl öncesine kadar meselenin henüz gündeme taşınmadığına değinen Yazar Çilingir ayrıca meselenin 1923’teki imzalanan nüfus mübadelesi anlaşmasıyla sonlanmadığını belirtti ve sıranın Hıristiyan olmayan ancak Türk de olmayanlara geldiğini açıklayarak “Cumhuriyet’e kadar gelinen süreçte özel olarak Müslüman kimlikli Osmanlı Devleti’nin kurucuları tarafından Hristiyanlara yönelik bir katletme süreci varken özellikle Cumhuriyetin kuruluşundan sonra bu kimlik Türklükle birlikte değerlendirilmeye başlanıyor”dedi.

“KÜRTLER İÇİN CUMHURİYETİ KURMAK ÖVÜNÜLECEK BİR DURUM DEĞİL”

“Bugüne kadar kürtler bu konuda verdikleri mücadele ile Kürt kimliğini bir biçimi ile koruyorlar” diyen Çilingir ayrıca bunun da yeterli olmadığını belirterek “bir taraftan Kürtler adına hareket eden örgütlenmeler Kürt kimliğinin inkarına karşı mücadele yürütürken bir taraftan da bu mücadelenin nasıl bir sonuca verileceği konusunda net olmadıkları için kimi zaman da Cumhuriyet tarihinin çeşitli evrelerine ilişkin olumlu değerlendirmeler yapabildiklerini” eleştiriyor: “Örneğin bazen bir Kürt siyasetçi çıkıp biz bu cumhuriyeti birlikte kurduk, neden bize ikinci sınıf muamelesi yapıyorsunuz diyebiliyorlar işte burada önemli bir sorun ortaya çıkıyor. Cumhuriyeti kurmak övünülecek bir durum değil ya da Cumhuriyeti kurarken Kürtlere vaad edilen birtakım sözlerin reddedilmiş olması Kürtlerin cumhuriyetin kuruluşu ile ilgili savunma pozisyonunda olmalarını gerektirmiyor. Bu yanıyla soykırım gerçekleştirmiş ve çok büyük sayıda insanın hayatına son veren böylesi bir devlet geleneği Cumhuriyet tarihi boyunca benzer katliamları diğer Müslüman kimliklere uygulamaya devam ediyor bu yanıyla 100 yıl önceki soykırımla yüzleşilebilirse ve devlet zorlanabilirse bugün bu suçları işlemeye devam edemez.”

YUNANİSTAN’IN TUTUMU

Yunanistan’ın soykırıma dair yaklaşımına ve tutumuna dair soruya ise tarihsel süreç içerisinde değişkenlk gösterdiğini, konjonktürel siyasete göre yaklaşımların şekillendiğini söyleyerek cevap veren Çilingir Yunanistan’ın Pontos Rum Soykırımı’nı henüz 1994 yılında tanıdığını bunun da soykırımdan kaçan ve Yunanistan’da bir diaspora haline gelen Pontosluların mücadelesi sonucu olduğunu vurguladı ve ekledi: “1923’te imzalanan Mübadele adı altında zorunlu sürgün anlaşması ile Yunanistan bu coğrafyada yaşamış olan Rumlara karşı duyarsızlığını gösterdi. Böylelikle daha öncesinde yaşamış olan katliamlar bir anlamda tokalaşarak ve anlaşma yapılarak görmezden gelindi. Diaspora haline gelen Pontos 1994 yılında kendilerini ifade edebilecek bir güce ulaştıklarında Yunanistan parlamentosuna bunu dayatıyorlar, aradan 70 yıl geçtikten sonra 1994 yılında Yunanistan soykırımı resmen tanıyor. 1994’ten bugünden gelinen süreçte de Yunanistan Pontos meselesini sadece iç siyasi malzeme olarak kullanıyor. Uluslararası alanda herhangi bir platformda Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı Pontos Rum soykırımına ilişkin çok önemli bir sözü veya ifadesi yok. Ne yazık ki bu konuda Yunanistan devleti hiçbir zaman samimi olmadı. Tıpkı Türkiye’de olması gerektiği gibi Yunanistan’da da soykırımla yüzleşebilmek için toplumsal bir baskının olması gerekmekte. Öte yandan 1915 koşullarında Maraş’ta Fransızlar, İstanbul’da İngilizler, öte yandan İtalyanlar bu süreçte Osmanlı’da bulunuyorlar. Ayrıca ilerleyen süreçte Sovyetler ile iyi ilişkiler kuruluyor. Yani katliam tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor. Bu yönüyle sorun kuşkusuz cumhuriyetin kurucularının suçlu olduğudur ancak gözleri önünde yaşanan bu soykırımı sessiz kalan ülkeler de bu noktada sorumludurlar” dedi.

Bu hafta öne çıkanlar

Erdoğan’a hakaret davalarında rekor artış, 18 yaş altı 903 çocuk var

Trabzon Emniyet Müdürü: “Onlarca hilal bıyıklı bozkurdum ‘sayın müdürüm bizi ne zaman Karabağ’a gönderecek’ diye bekliyor”

İmamoğlu 0-12 yaş ücretsiz olacak demişti: İstanbul metrosunda fotoğrafçı Umut Kaçar ile 10 yaşındaki kızına şiddet

İstanbul alarm veriyor: İşte vaka sayısı en çok artan ilçeler

BioNTech-Pfizer aşısı 12-15 yaş çocuklarda yüzde 100 etkili

Antalya İl Sağlık Müdürü’nden birinci doz aşıdan sonra Covid-19’a yakalananlara uyarı

Currently Playing

Gergerlioğlu: Tacizin belgesi mi olur?

Gergerlioğlu: Onu duymayan insanlık, duymayan Müslümanlar, maalesef bir başka oruca başladılar

Gergerlioğlu: Tacizin belgesi mi olur?

Güncel
Viyana’da sinagog yakınlarında silahlı saldırı: 7 ölü

Viyana’da sinagog yakınlarında silahlı saldırı: 7 ölü

Dünya
Denizli Valisi Atik’in ‘Maskeniz neden takılı değil?’ sorusuna esnaftan yanıt: Gebermek istiyorum, canıma yetti

Denizli Valisi Atik’in ‘Maskeniz neden takılı değil?’ sorusuna esnaftan yanıt: Gebermek istiyorum, canıma yetti

Güncel
Malum Medya

© 2020 Malum Medya

Bağzı şeyler

  • Tüm Haberler
  • Gizlilik politikası
  • Hakkımızda
  • Künye

Bizi takip edin

No Result
View All Result
  • Gündem
  • Kadın
  • Ekoloji
  • Forum
  • Çeviri
  • Video

© 2020 Malum Medya