Geçtiğimiz Perşembe günü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmelik beraberinde birçok tartışmayı da getirdi. 11 bentlik yönetmelikte yer alan bazı ifadeler, ekonomiyle ilgili haber ve yorum yapma özgürlüğünün hedefe alındığı eleştirilerini doğurdu.
Sermaye Piyasası uzmanı ve Ankara Üniversitesi öğretim görevlisi Selim Soydemir, düzenlemenin ‘bankalarca yapılan işlemlere’ yönelik olduğunu savunarak düzenlemenin gazeteci ve akademisyenlerin haberlerini ve yorumlarını kapsamadığını savunmuştu.
“BDDK’ya polis rolü biçiliyor”

Ancak medya örgütleri konuya şüpheyle yaklaşıyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, BDDK’nın yeni yönetmeliğin hedefinin muğlak olduğunu söyledi. DW Türkçe’ye konuşan Önderoğlu, “Amaç manipülasyon ve yanıltıcı bilgiyle mücadele ise Bankacılık Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanunu varken bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğu anlaşılır değil.” diyor. Önderoğlu’na göre, düzenlemenin asıl hedefi eleştirel sosyal medya paylaşımlarının engellenmesi. RSF Türkiye temsilcisi, “Yönetmelikle özellikle sosyal medyada ekonomiye dair eleştirinin önünün alınması için BDDK’ya ekonominin polisi rolü biçildiği kanaatindeyiz. Düzenleme, anlık bir ekonomik tespit yapanlar kadar, ekonomi uzmanı olmayıp kanaatini paylaşan bir sosyal medya kullanıcısını da hedef alabilecek tehlikeler barındırıyor” ifadelerini kullanıyor.
“Yüzde yüz gazeteciler etkilenmez diyemeyiz”

Avukat Veysel Ok’a göre ise, Bankacılık Kanunu’nun 76. maddesi kapsamında çıkartılan yönetmeliğin asıl muhatabı bankalar, aracılar ve danışmanlar. Ancak yönetmeliğin “yanıltıcı bilgi veya söylentileri, internet dahil herhangi bir kitle iletişim aracı yoluyla ya da başka bir yolla yaymak” gibi muğlak ifadeler de barındırdığına dikkat çeken Ok, “Yüzde yüz gazeteciler etkilenmez diyemeyiz” diyor ve ekliyor: “Burası Türkiye. Uygulamada nasıl olacak göreceğiz.”
“Ekonomiyi çözemiyoruz, konuşulmasını azaltalım”
Finans analisti Dr. Murat Kubilay da “yeni düzenleme düşündüğümüz kadar yeni değil” yorumu yapıyor. Türkiye’de ilk finansal istikrarsızlığın yaşandığı 2013’den itibaren finans sektörüne yönelik belirli denetim ve uygulamaların arttığına değinen Kubilay, şöyle konuştu:
“Daha önce de finansal kurumların işlem defterleri istenmiş, manipülatif bir işlem yapıp, yapmadıkları araştırılmıştı ama kamuoyuna açıklanan bir sonuç olmamıştı. Belli ki biraz daha göz korkutmak için bu uygulamayı kanunlar nezdinde de güçlendirmek istiyorlar. Düzenleme, belli ölçüde hedefine ulaşacaktır. İnsanlar, Dolar kuru, altın fiyatı gibi konularda net konuşmaktan biraz daha çekinecektir.”
Kubilay, “En nihayetinde herkes TV’leri açtığında döviz kurunu, altın, faiz fiyatını, çarşı pazarda da ekonomik durumu görüyor. Dolayısıyla ekonomiyi çözemiyoruz, konuşulmasını azaltalım demek, çözüm değil. Hükümet muhtemelen, yurtiçi yerleşiklerin daha fazla döviz mevduatlara yönelmesini engellemek istiyor” yorumunu yapıyor.